Saray Teskilati
SARAY TEŞKÎLÂTIOsmanlı Devleti geliştikçe, büyümesiyle orantılı olarak padişahların oturduğu saraylar da büyümüş ve ihtişamı artmıştı. Bursa'daki Mütevazi Osmanlı sarayına mukabil Edirne'de daha teferruatlı saraylar yapılmıştı. Fatih'in İstanbul'u fethinden sonra ise bugünkü Bâyezid'de İstanbul Üniversitesi'nin bulunduğu sahada bir saray yaptırılıp, daha sonra beğenilmeyen bu sarayın yerine Sarayburnu'nda Topkapı Sarayı yaptırılmıştır. Yeni Saray adı verilen Topkapı Sarayı padişahın ailesine mahsus daireler (Harem), Enderun ve dış hizmetlerle alakalı Bîrun adı verilen üç kısımdan teşekkül etmekteydi. Sarayın Bâb-ı hümûyun adı verilen Ayasofya Camii tarafından girilen dış kapısıyla içerdeki orta kapı arasına Birinci yer; Ortakapı ile Bâbüssaâde veya Akağalar kapısı arasındaki yere İkinci yer veya Alay meydanı; Bâbüssaâde'den içerideki Üçüncü yer'e de Enderun veya Harem-i hümâyun denilirdi. Alay meydanı'nın solunda "Kubbealtı" denilen Dîvân-ı hümayun'un toplandığı bina ile hazîne ve maliye kayıtlarının muhafaza edildiği mahaller bulunmaktaydı.
Sarayın ilk avlusunda Bîrun erkânı denilen saraya mensup vazife sahiplerinin daireleri bulunurdu. Üçüncü avluda ise dîvân heyetinin ve elçilerin kabul edildiği Arz Odası ile mukaddes emanetleri havi Hırka-i Saâdet ve padişah ailelerine mahsus dairelerle Enderun halkına mahsus odalar bulunmaktaydı. Bâb-ı hümâyun ile Orta kapı, kapıcılar kethüdâsının emrindeki kapıcılar tarafından, Üçüncü kapı da hadım Ak ağaları tarfından muhafaza edilirdi.
Enderun ve İçoğlanlar
Sarayın enderun halkını devşirme denilen bazı hristiyan tebaa çocukları veya herblerde esir alınıp yetiştirilen gençler meydana getirmekteydi. Bunlar devşirme kanuna göre sekiz ilâ on sekiz yaşları arasında toplanıp önce Edirne Sarayı, Galata Sarayı, İbrahim Paşa Sarayı gibi saraylarda tahsil ettirilip Türk-İslam adet ve geleneklerine göre yetiştirilir, bundan sonra Enderun'daki ihtiyaca göre büyük ve küçük odalar verilerek orada da tahsile devam edip saray âdap ve erkânını öğrendikten sonra yeteneklerine göre Seferli, Kiler ve Hazine odalarına, zamanları gelince de kapıkulu süvarisi olarak dışarıya çıkarılırlardı. Bu odaların en ilerisi Hasoda idi ki, asıl Enderun ağaları bunlardı.
Ak ve Kara Hadım Ağaları
Osmanlı sarayının Bâbüssaade denilen kapısını muhafaza ile vazifeliydiler. XVI. yüzyılın sonlarına kadar sarayın en nüfuzlu ağası Bâbüssaade veya Kapı ağası idi. Bunların emrindeki Ak hadımlar sarayın kapısını muhafaza etmekte olup sayıları otuz civarındaydı.
Kara hadım ağaları ise kadınlarla meskûn olan harem kısmında vazifeliydiler. Kara hadımların en büyük amirine Dârüssaade ağası veya Kızlar ağası denirdi. Harem kısmında bulundukları için Harem ağası da denmekteydi. XVI. yüzyıl sonlarına kadar Kapı ağasına bağlı idiler.
Bîrun Erkânı
Osmanlı sarayının dış hizmetine bakan ve sarayda yatıp-kalkmak mecburiyetinde olmayıp dışarıda evleri bulunan padişah hocası, hekimbaşı, cerrahbaşı, göz hekimi, hünkâr imamı gibi ulemâ sınıfından olanlarla şehremini, darphâne ve arpa eminleri gibi sivil vazife sahiplerinden müteşekkildi. Bunlardan başka ayrıca sarayın Enderun dışındaki hizmet erbâbından olup emir-i âlem, kapıcılar kethüdâsı, çavuşbaşı, mirahur, bostancı ve bunların maiyyetinde bulunanlar da bîrun erkânı içinde yer almaktaydı.
Kaynak: doğuştan günümüze BÜYÜK İSLÂM TARİHİ