Özel Arama
 



,

Yeniceri Ocagi

                 YENİÇERİ OCAĞI
Bizzat padişahın hizmetine ait yaya kuvetlerinden olan Yeniçeri Ocağı'nın I. Murad zamanında 1362'de kurulduğu kuvvetle muhtemeldir. Ocağın tertibinde Selçuklu ve Memlûklar örnek alınmıştır. Kavânîn-i Yeniçeriyânda belirtildiği üzere Orhan Bey'in oğlu Süleyman Paşa tarafından savaşta elde edilen esirlerden devlete verilen beşte biri, bir müddet eğitildikten sonra ihtiyaç çerçevesinde iki akçe yevmiye ile yeniçeri yapılmaktaydı. Ancak bu usulün mahzurlu bulunması üzerine daha sonra Gelibolu Acemi Ocağı'nda yetiştirilen efrad Yeniçeri Ocağı'na alınmaya bşlanmıştır. Bu ocağın da kurulmasında Çandarlı Kara Halil ile Kara Rüstem'in büyük rolü olmuştur.
      Yeniçeriliğin ilk teşkilinde orduya bin kadar yeniçeri alınmış ve bunların her yüz kişisine kumandan olarak Türkler'den meydana getirilen yaya askeri usulüne uygun olarak bir Yayabaşı tayin edilmiştir. Ocak XV. yüzyıl ortalarına kadar yaya bölükleri veya daha sonra cemaat adı verilen bir sınıftan ibaret iken, Fâtih Sultan Mehmed zamanından itibaren sekban bölüğünün de kurulmasıyla iki sınıf haline gelmiştir. XVI. asır başlarında ise Ağa bölükleri denilen üçüncü bir sınıf daha teşekkül etmiştir. Bütün yeniçeri bölüklerinin mevcutları XV. yüzyıl ortalarına kadar aşağı yukarı onbin kadardı.
      Yeniçeriler başlarına börk ismi verilen beyaz keçeden bir başlık giyerlerdi. Bunun arkasında ise yatırtma denilen ve omuza kadar inen bir parça yer almaktaydı. Yeniçeriler börklerini eğri, subayları da düz giyerlerdi. Fâtih Kanunnâmesi'nde yeniçeri taifesine her yıl beşer zirâ' astar verilmesi hükmü konmuştur.
      Yeniçeri Ocağı'nın en büyük kumandanı Yeniçeri Ağası olup, bundan sonra sırasıyla Sekbanbaşı, Ocak kethüdası veya Kul Kethüdası, Zağarcıbaşı, Seksoncubaşı, Turnacıbaşı, Başçavuş ve Muhzır Ağa ocağın en büyük ağalarıydı. Bunlardan Yeniçeri Ağası, ocağın kuruluşundan 1451 senesine kadar ocaktan tayin edilirken bu atrihten sonra sekbanbaşılardan tayin edilmeye başlanmıştır. Bununla birlikte bu kanun daha sonra değiştirilmiş ve tamamen ocak dışında kişiler ağa tayin olunmaya başlanmıştır.
      Yeniçeri Ağası Yeniçeri Ocağı'yla Acemi Ocağı işlerinden sorumlu bulunmaktaydı. Ayrıca İstanbul'un asayişi ile de ilgilenir, beraberinde bulunan bir heyetle kol dolaiıp asayişi temin ederdi. Bu bakımdan hükümdarlar bunların güvenilir ve sadık kimselerden olmasına itina göstermişlerdir.
      Kanunnâmelere göre Yeniçeri Ağası'na önceleri dörtyüz eli akçe yevmiye tahsis edilmişken, daha sonra bu beşyüz akçeye çıkarılmıştır. Ayrıca her yıl Koyun Emini'nden sekizbin kuruş geliri vardı. Bunun haricinde arpalık olarak Tuna yalısında ellibin akçelik bir de serbest zeamet bağlanmıştı. Yeniçeri hazinesinin üçte biri de ağanın gelirleri arasındaydı. Öte yandan üç senede bir padişahın has ahırından bir at verilmesi kanundu. Eğer Yeniçeri Ağası sancağa çıkacak olursa dörtyüzotuzbin akçe verilmesi hükmü konmuştu.
      Yeniçeri Ağası padişahın cuma namazına çıkışında maiyyetindeki yeniçerilerle beraber selâmlıkta bulunurlardı. Sefer sırasında da padişahın koruyucusu ve has askeriydiler. Sefere ağalığa ait iki tuğ ile beyaz bir sancakla iştirak ederdi. Kendisi seferdeyken yerine sekbanbaşı bakardı. Bununla birlikte bazan ağalardan biri de vekâlet edebilirdi.
      Yeniçeri Ağası ocakla ilgili işleri görmek üzere Ağa divanı adı verilen bir divan kurar ve ocakla ilgili davaları dinlerdi. Yeniçeri Ağaları ayrıca Yeniçeri kâtibi hariç diğer bütün ocak ağalarının azil ve tayinleri kendisinin sadrıazama arzıyla olurdu. Yeniçeri ağalarının terfileri halinde onaltıncı asır sınlarına kadar genellikle Beylerbeyi veya Kaptan-ı derya olurlardı. Ağalar derece itibariyle sancakbeyi düzeyindeydiler, azledildikleri vakit maaşları karşılığı haslarla sancakbeyliğine tayin edilirlerdi. Ağaların tayin ve azilleri XVI. yüzyılın sonlarına kadar hükümdara ait olup bundan sonra bu yetki veziriazama bırakılmıştır.
      Yeniçerilerin XV. yüzyıl ortalarına kadar mevcutları onbin, Kanuni'nin vefatı sırasında da oniki bin dolaylarında idi. Halbuki bu sayı XVI. yüzyılın sonlarında yirmiyedi bine, XVII. yüzyıl başlarında da otuzyedi bine çıkmış, asrın ortalarında kırkaltıbini geçmiştir. Hattâ bir ara asrın ortalarında seksenbini geçmiş, Karlofça Antlaşması sırasında da yetmişbin civarında olmuştur.
      Yeniçeri ocağı XVI. yüzyıl sonlarına kadar Osmanlı ordusunun talimli, mükemmel bir yaya kuvveti iken, bu tarihten itibaren bozulmaya başlamıştır. Yeniçeri ocağının bozulmaya başlaması III. Murad devrinde başlayıp, bu hükümdar zamanında devşirme kanununa aykırı olarak ocağa yabancı kişiler kaydedilmiştir. Böylece talimsiz, başıboş kimselerin ocağa girmeleriyle bu askerî teşkilât, doğrudan siyasete katılan, devlet adamlarını tayin veya azlettiren, padişahları tahttan indiren veya tahta çıkaran bir kuvvet halini almış ve bu sebeple II. Mahmud devrinde 15 Haziran 1826'da kaldırılmıştır. Osmanlı tarihlerinde bu hadise Vak'a-hayriyye olarak adlandırılır.
         KAYNAK:Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi

 
Bugün 19 ziyaretçi (20 klik) kişi burdaydı!

İnternet Kullanımı ve Ortaya Çıkan Risklerin Çözümü
 
 
 
Türkiye'de İlk «Yer Altı Treni»/Metro!..
Genç Osman'ın Yapmak İstedikleri
Sıradışı Meslekler
Etkisiz İnsanların 7 Özelliği
Personel Memnuniyeti mi? Müşteri memnuniyeti mi?
Kapıkulu Süvarileri
 
©copyright WWW.BİZDENBAK.TR.GG  Tasarım : İstiklal Tüm Hakları "İstiklal'e aittir.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol